Sanat
Ressam www.ldemir.8m.net
 
www.ldemir.8m.net
 
 
 
               
             

RENKLER

   

Sanat Akımları

  Sanat      
   

Renkler

       
   

       
               
 

 

Renk:Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözümüzde bırakmış olduğu etkiye denir.Işık olmadığı zaman her şey renk ve şekil olarak karanlıkta kaybolur.

Fizikte Renk:Işığın bir demet halinde yayılmasına renklere ayrılmasına tayf denir.İngiliz fizikcisi Isark NEWTON ilk defa 1676 yılında yaptığı ilginç deneylerle beyaz güneş ışığını bir takım renkler içerdiğini bir prizma yardımıyla tayf renklerine ayrıştığını ispat etmiştir.

            Uzakta bulunan beyaz bir ışık kaynağından sağlanan ışık,saydam olmayan bir engeldeki yarıktan geçirilir.Böylece dar bir ışık demeti elde edilmiş olur.Bu ışık demeti prizmadan kırılarak ekran üzerine düşürülür.Ekranda ışığın renklere ayrılarak tayf renklerine ayrıştığı görülür.Ekran üzerine kırmızı,turuncu,sarı,yeşil,mavi,mor renklerden oluşan bir tayf yayılır.Bu renkler renk bandında tekrar toplayıcı bir mercekle toplandığında yine beyaz güneş ışığına dönüşür.

Renk Duyumu :Renk duyumu ile ilgili yapılan araştırmalarda insan gözünün çok ilginç özelliklere sahip olduğu ortaya çıkmıştır.Işık olmadan renkten söz edilemeyeceği gibi,ışığın varlığını duymayacak organdan yoksun insanda,rengi tanımayacağı açık bir gerçektir.Eşyanın şeklini,rengini,yakın ve uzaklığını duyan ,(gören)gözlerimiz yaşayan canlı bir kameraya benzer.Gözün arkasında her şeyin algılanıp görüntünün düştüğü ışık duyum perdesi(sarı nokta-retina) mevcuttur.Işığa karşı tepkisi kimyasal olan bu perdenin her elemanı beyin arkasındaki görme merkezi ile ilişkilidir.Perdenin tam merkezinde küçük konik sinirlerden oluşan bir hücre topluluğu vardır.Renkleri de bu hücreler fark eder.Renkli uyarılan noktalar görme sinirleri aracılığıyla beyne ulaşır.Beyin bu uyarıları düzenler ve renk duyumu haline getirir.Her rengin ışık duyum perdesi üzerinde uyardığı nokta farklı olduğu için bu farklılıklar içinde algılarız.Örneğin mavi ışınlar retinanın önünde,kırmızı arkasında,sarılar retinanın üzerinde kesişirler.İşte bu sayede kırmızıdan maviye kadar değişen renkleri,farklılıkları ile görebiliyoruz.

Renkler : Komplemanter (ana) renkler,renk üçgeninde kırmızı,mavi ve sarı dır.Bu renkler kendi aralarında karıştığında siyahı verir.Prizmada kırılarak elde edilmiş cisimsiz renklerin toplamı karşılığında da beyazı verir.Ana renklerin karışımıyla elde edilen renklere de ara renkler denir.

Ana Renkler :

Sarı,kırmızı,mavi  

 

Ara Renkler : 

Sarı + Kırmızı = Turuncu

Kırmızı + Mavi = Mor 

Mavi + Sarı = Yeşil

 

Sıcak Renkler : Sarı - Turuncu - Kırmızı

 

Soğuk Renkler : Mor - Mavi - Yeşil

 

Kontras Renkler :(Zıt Renkler )

İki ana renk karıştırıldığında meydana gelen renk,karışıma iştirak etmeyen  rengin kontrası yani zıttıdır.

 

Sarı + Kırmızı = Turuncu >< Mavi

Kırmızı + Mavi = Mor >< Sarı

Sarı + Mavi = Yeşil >< Kırmızı

 

On iki bölümlü renk çemberi oluştururken içteki altıgenin her köşesindeki renk ,çember üzerinde kendi doğrultusunda aktarılır.Bu taşıma sonucunda çember üzerinde her iki renk aralarında boş bir alan oluşacaktır.Bu alan komşu renklerin karışımından olan yeni karışım renkleridir.

 

Elde edilen yeni karışımlar :

Sarı+Turuncu = Sarı turuncu

Kırmızı + Turuncu = Kırmızı turuncu

Kırmızı + Mor = Kırmızı mor

Mavi + Mor = Mavi mor

Mavi + Yeşil = Mavi yeşil

Sarı + Yeşil = Sarı yeşil

 

Böylece on iki bölümlü renk çemberi ortaya çıkmış olur.Renk çemberi bu sistemle 3,6,12,24,48,96 bölümlü olarak gerçekleştirilebilir.

 

Acromatik (renksiz) renkler:

Siyah-beyaz ve bunların karışımında elde edilen grilere acromatik renkler denir.Salt siyah veya beyaz ,sarı veya kırmızı gibi renklilik ihtiva etmez. Karışımlarda tamamen renksiz ve siyah-beyazı içerir.

 

ALGI

Nesnelerin bünyeleşmiş (yapılaşmış) bütünler halinde kavranmasıdır. Algıların hammaddesi duyumlardır. Ancak her duyum algı haline gelmez. Bir duyumun algı haline gelebilmesi için, organizmanın dikkatini onun üzerinde yoğunlaştırarak, onu yorumlaması anlamlandırması gerekir.
Örneğin: Yoldan geçen insanları görmek duyumdur. Ancak, ilginç giyiminden dolayı içlerinden birine bakmamız algıdır.

ALGININ SÜREÇLERİ

1. Algıda seçicilik:
İnsan aynı anda çok sayıda uyarıcının etkisi altındadır. Ancak bunların hepsini birden algılaması olanaksızdır. Organizmanın dikkatini belirli bir nesne ya da olayın üzerinde yoğunlaştırarak yalnız onunla ilgili uyarıcıları algılamasına algıda seçicilik denir.
Örneğin: Sevdiği bir filmi izleyen ya da ders çalışan bir öğrenci kendisini çağıran annesinin sesini duymayabilir.
Algıda seçiciliği etkileyen faktörler:
a. İç faktörler: Kişinin kendisinden kaynaklanan etkenlerdir. Kişilik özellikleri, ilgi ve ihtiyaçlar, mesleki özellikler, geçmiş yaşama ilişkin tecrübeler, neyin algılanıp, neyin algılanmayacağını belirler.
Örneğin: Aynı caddede yürüyen insanlardan biri vitrindeki "ucuzluk" yazısını, diğeri parketmiş spor otomobili, bir başkası ise aç olduğundan lokantadan gelen yemek kokularını algılayabilir.
b. Dış faktörler: Algılanan nesne ya da olaydan kaynaklanan niteliklerdir. Uyarıcının şiddetli olması, ani ortaya çıkması, zıtlıklar içermesi, hareketli olması ya da günlük yaşamın olağan akışına aykırı olması öncelikle algılanmasına neden olur.
Örneğin: Garip giyimli bir insan, yanıp sönen ışıklar, aniden yanımızda çalan bir korna sesi algıyı üzerinde toplar.

2. Algıda değişmezlik:
Nesne ya da olaya ilişkin uyarıcılardaki değişime rağmen onu yine aynı şekilde algılama eğilimidir. Algıda değişmezlik üç şekilde gerçekleşir:
a. Büyüklük değişmezliği: Nesneler bize olan yakınlığına göre farklı büyüklükte görünür. Ancak onu hep aynı büyüklükte algılarız.
Örneğin: Yanımızdaki otomobil bizden uzaklaştıkça daha küçük görünür. Ancak bizdeki algısı değişmez.
b. renk değişmezliği: Nesneler günün değişik saatlerinde ya da ışığın geliş konumuna göre farklı renkte görünür. Ama onu hep aynı renkte algılarız.
Örneğin: Deniz; güneşli havda mavi, güneş batarken pembe tonlarda, bulutlu havada ise kurşuni görülür. Ama algı düzeyinde hep mavi olarak algılarız.
c. Biçim Değişmezliği: Nesneleri bakış açımıza göre farklı biçimde görürüz. Ama algı düzeyinde hep aynı biçimde algılarız.
Örneğin, dikdörtgen şeklindeki bir kapıya, değişik açılardan baktığımızda farklı biçimde görürüz. Ama algı düzeyinde hep dikdörtgen şeklinde algılarız.

3. Algıda organizasyon: Dış dünyayı algılarken onu belirli bir bütünlük ve düzen içerisinde algılama eğilimidir.